CHP’LİLER SALDIRIYI LANETLEDİ
Tarih : 2016.07.23  09:48:04
CHP Balıkesir İl Teşkilatı, Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve Meclis üyeleri Otel Basri’de yapılan toplantıda 15 Temmuz’da demokrasiye yapılan saldırıyı lanetlediler.

Otel Basri’deki toplantıya CHP Balıkesir Milletvekilleri Mehmet Tüm, Namık Havutça, Ahmet Akın, Balıkesir CHP İl Başkanı Ender Biçki, Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, Meclis Üyeleri ve çok sayıda CHP’li katıldı. CHP İL Başkanı Ender Biçki yaptığı açıklamada şunları söyledi:  “15 Temmuz darbe girişimi Cumhuriyetimize, demokrasimize, tarihsel birikimimize yapılmış açık bir saldırıdır. Her koşulda demokrasiyi savunmak, hukukun üstünlüğünü savunmak, laikliği savunmak hepimizin ortak görevi ve ortak paydası olmalıdır. Kuşkusuz, 15 Temmuzda demokrasiye yapılan saldırıyı, açık yüreklilikle CHP BALIKESİR İL ÖRGÜTÜ  adına açıkça lanetliyoruz. Şehitlerimize Allah'tan Rahmet, Kederli Ailelerine Sabır Diliyoruz.

 Türkiye Cumhuriyeti bize altın tabak içinde sunulmadı. Türkiye Cumhuriyeti devletini acıyla, kanla, göz yaşıyla kurduk. Yeniden bir devlet kurmak için verdiğimiz mücadele, bütün dünyanın saygısını kazandı. Mazlum milletlere örnek bir devlet kurduk. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak da cumhuriyeti kuranların, çocuklarına vasiyetidir.

Biz de demokrasi adına ağır bedeller ödedik. Dikkat ediniz bu ağır bedeller  darbe dönemlerinden sonra olmuştur. Bu alçak darbe girişimi hepimizde derin üzüntü yarattı, fakat ne mutlu ki bu süreç, siyasette başından beri olması gereken bir ortak paydada bizleri birleştirdi. Bu ortak payda milletimizin , cumhuriyet ve demokrasiye olan bağlılığıdır.

Yaşadığımız tüm sorunları, tam demokrasi, daha fazla özgürlük ve adalet içinde çözebiliriz çünkü özgürlüklerin kısıtlanması, adaletin tek taraflı hâle getirilmesi ve demokrasiden taviz verilmesi, sorunların çözümü değil, sorunların kendisidir. Demokrasiye yönelen her tehdit de Türkiye’ye yönelen bir tehdittir. Bunu da asla unutmamamız gerekiyor.

Değerli basın mensupları 21. yüzyıldayız. Artık darbe dönemi bitmiştir. Eğer bir sorun varsa, parlamenter rejim içinde bu sorun çözülür. Parlamentonun iradesi ortaya çıkabilmeli ve kendi sorununu kendisi çözebilmeli. Demokrasi, görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hepimizin ortak paydası olmak zorundadır. Demokrasi, sadece bizim için değil, çöpte kâğıt toplayan vatandaş için de geçerlidir. Adıyaman’daki, Hakkâri’deki, Edirne’deki, Tekirdağ’daki vatandaş için de geçerlidir. Esnaf için de geçerlidir. Bu kadar değerlidir demokrasi kavramı. Demokrasiyi ne diye askıya alacağız! Niçin? Hangi gerekçeyle? Buna CHP olarak açık ve net karşı bir şekilde çıktık. Parlamenter demokratik sisteme yönelik bir darbe girişimi olmuştur. Bizler, parlamenter demokratik sistemi yaşatmak için mücadele ederken, bu sistemi çökertmek için yola çıkanlar hayal kırıklığına uğramışlardır. Parlamenter demokratik sistemin korunmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

            Her türlü eziyet ve yasağa rağmen özgürlüğünü korumaya çalışan medya, darbecilerin yolunu kapattı, özgürlüğün yolunu gösterdi. Bu gerçeği hep beraber gördük. Hepimizin gözleri önünde, canlı yayında medya 15 temmuz gecesi  halkın doğru bilgilendirilmesini sağladı, halka direnme hakkını kullanma konusunda cesaret verdi. Medyaya bu bağlamda yürekten teşekkür ediyoruz. Neden "medya özgürlüğü" diye ısrarla ama ısrarla söylemiştik. Medya özgürlüğü çağdaş demokrasilerde yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü büyük güç.

Demokrasi, aynı zamanda medya özgürlüğü demektir. Medyanın özgürlüğünün kısıtlandığı bir yerde demokrasiden söz edemezsiniz. Demokrasi, aynı zamanda tarafsız ve bağımsız yargı demektir. Adaletle karar veren yargı demektir. Demokrasi aynı zamanda güçler ayrılığı demektir. Yasama, yargı ve yürütmenin eşit dengede olduğu ve birbirini denetlediği bir dengeler rejimi demektir. Demokrasi aynı zamanda, din ve vicdan özgürlüğü demektir. Kimsenin inancına müdahale etmeyeceksin demektir. Kimsenin vicdanını sorgulamayacaksın demektir. “Sen farklı görüştensin, farklı inançtansın, sen ikinci sınıf vatandaşsın” demeyeceksin. Demokrasi budur; din ve vicdan özgürlüğü demektir. Demokrasi, aynı zamanda hukuku ve demokrasiyi katledenlere direnme hakkını kullanmak demektir. 

Demokrasi demekle de demokrasi gelmiyor. Sokakta demokrat olacaksınız. Dayatmayı değil, dinlemesini bileceksiniz. “Her şeyi ben bilirim” değil, istişareyi bileceksiniz, danışmayı bileceksiniz. Yani demokrasi kültürünüzü geliştireceksiniz. Bu da okumayla olur, bilgi sahibi olmakla olur, insanı sevmekle olur, karşı düşünceye saygıyla olur. Demokrasi kültürü budur. Demokrasi, bir kurallar bütünüdür. Eğer uygar dünyanın bir parçası olacaksanız demokrasiyi kendi ülkenize getirmek zorundasınız. Demokrasi, sadece seçim dönemlerinde gidip oy kullanmak değildir. Seçimden seçime sandığa gidip oy kullanmak demokrasinin sadece bir parçasıdır ama demokrasinin tamamı değildir. Demokrasi, hukukun üstünlüğü demektir, üstünlerin hukuku değil, bir adamın hukuku değil, bir grubun hukuku değil, bir partinin hukuku değil, evrensel hukuk demektir; hukukun üstünlüğü demektir, herkesin hukuka,yasalara,uyması demektir.

            Madem, 15 Temmuz darbe girişimi insanların gerçek yüzünü gösterdi, madem ak kara ortaya çıktı, madem bütün kurumlar didik didik ediliyor, Madem ilişkiler yeniden sorgulanıyor. O zaman bazı gerçekleri de hatırlatmanın ve konuşmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.

İktidar ülkeye bakışını sorgulamalı. İktidar özeleştiri yapmalı. Kendisine karşı olanları ve eleştirenleri darbeci görüyordu. Meğer darbeciler kol kola girdiği insanlarmış.

2016 darbesinin kilometre taşları 2010 referandumuyla döşenmeye başladı.Cemaat 2010 referandumundan aldığı güçle devleti ele geçirmeye çalıştı. Fethullah Gülen’in referandumdan ‘evet’ çıkması için mümkünse ‘Ölüler mezardan kalksın oy kullansın’ demesi  boşuna değildi. Amaç demokrasinin kök salması değildi, amaç ülkeyi teslim almaktı. Oyuna gelindi, iktidar da geldi, evet oyu verenler de geldi, yetmez ama evet diyen liberal demokratlar da geldi.Topluca tezgâha geldiler.


            Sizce 15 temmuz gecesi yaşadıklarımızdan sonra. İktidarın Solculara, Sosyal Demokratlara, Ulusalcılara.Demokrasinin kuralları içinde muhalefet edenlere özür borcu yok mu? Bizce var.

Şu çelişkiye bakınki , iktidarın darbeci kuşkusuyla baktığı insanlar  demokrat olduklarını   kanıtladı. İktidarın başı secdeye gelenlerden bize zarar gelmez dediği insanlar darbeci çıktı.

OHAL uygulaması ile ilgili olarak CHP, Parlementer demokratik sistem içinde darbecilerle hukukun üstünlüğü ilkesi içinde mücadele edilmesini savunmaktadır.OHAL UYGULAMASI ile Yüce Meclisimiz devre dışı bırakılmıştır.Oysa biz CHP olarak darbecilerle mücadalede hukuk içinde TAM DESTEK vereceğimizi söylemiştik.Burada temel dayanak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmalıdır.Anayasayı devre dışı bırakarak demokrasi askıya alacak OHAL dahil hiçbir uygulamayı desteklemiyoruz.

Farklı görüşlerimiz olabilir. Bizim görüşlerimizi, dünya görüşümüzü her vatandaşımız  benimsemeyebilir. Bizim ekonomiyle ilgili, siyasetle ilgili görüşlerimizi her vatandaşımız  benimsemeyebilir. Ama hepimiz demokrasi paydasında bir arada olmak zorundayız. Bu ülke bizim ülkemiz. Biz çocuklarımıza yaşanacak bir Türkiye bırakmak zorundayız; sokaklarında, caddelerinde, evinde, fabrikasında, parklarında yaşanacak bir Türkiye’de çocuklarımız özgürce gezebilmeli. Bunun tek bir yolu var: Tam demokrasinin olduğu Cumhuriyetin kurumlarıyla dimdik ayakta olduğu Türkiye, özgürlükçü demokrasinin olduğu bir Türkiye, herkesin düşüncesini özgürce açıkladığı bir Türkiye, Atatürk İlkeleri doğrultusunda bir Türkiye. En büyük arzumuz budur. Ve biz çocuklarımıza yaşanacak bir Türkiye bırakmak zorundayız.

Basın toplantımıza katılımınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum” dedi. 

504 kez okundu
Diðer Yerel Haberler Haberleri