"SAHİP OLMAK YA DA OLMAK"
Yıllar önce Kazdağları eteklerinde arkadaşlarla piknik yaptığımız bir hafta sonu, gözüme kendi doğal ortamlarında neş'e içinde açmış rengârenk Anemon Çiçekleri yani Dağ Lâleleri takıldı.
Jest olsun diye kalktım bir demet onlardan topladım ve kız arkadaşıma sundum.
O, bu jestime karşılık olarak kafasını bile kaldırmadan, benimle göz teması kurmadan buruk ve donuk bir tebessümle teşekkür etti.
Beğenmedin mi? diye sorunca;
"Beğendim, hem de çok beğendim, hadi şimdi git onları kopardığın yere götür ve hepsini bir bir yerlerine tak" diye karşılık verdi.
Ne söylediğini, bana nasıl bir ders verdiğini çok iyi anlamıştım. Utancımdan yerin dibine girdim.
Elimde topladığım Anemonlara öylece bakakaldım. Sonra fark ettim ki, Anemonların hepsi birden gözlerini bana dikmiş "Neden bizi kopardın, neden bize sahip olmak adına bizi öldürüyorsun, buna hakkın var mı?" diye benden hesap soruyorlardı.
Yan tarafta akan derenin yanına usulca gittim, onlardan sessizce özür diledim. Bir daha böyle salakça, alçakça, bencilce şeyler yapmayacağına, her canlının yaşam hakkına saygı duyacağıma dair söz verip, onları Kazdağları'nın buz gibi sularına büyük bir vicdan azabıyla bırakıverdim.
Sonraları Erich Fromm'un "Sahip Olmak ya da Olmak" kitabını okuduğumda, hemen yaşadığım bu üzücü olay aklıma geldi. Öz olarak hemen hemen aynı şeyleri anlatıyordu Erich Fromm.
Varoluş biçiminin erdemini bu kitapta çok iyi tanımlıyordu yazar.
O günden sonra yaşam şeklimi, düşünce biçimimi tekrar gözden geçirip, tüm canlılara ve doğaya karşı tutum ve davranışlarımda daha duyarlı olmaya çalıştım.
Kendi yaşamımda da şunu gördüm ki;
Bir şeye sahip olmaktan ziyade, o şeyin güzelliğine, varlığına sevinmek, ona değer vermek ve yaşatmak, herkesin eşit şekilde fayda görebilmesini sağlayabilmek, paylaşabilmek, evrensel değerlere, adalete, vicdana inanmak ve saygı duymak, o kişiyi daha çok "İnsan" yapıyor ve mutlu ediyor.
Sonuçta; insanların savaşlarla birbirlerini yok etmedikleri, gelecek kaygılarının olmadığı, ekonomik, kültürel ve sosyal olarak dünya nimetlerinin doğaya zarar vermeden eşitçe paylaşıldığı, her canlının yaşam hakkına saygı duyup, hiçbir canlının şiddete maruz kalmadan özgürce, kardeşçe, dostça, sevgi dolu bir "Dünya"da yaşaması, herkesin esas beklentisi olmalıdır diye düşünüyorum...
BU SAÇLARI KLORAKLA BEYAZLATMADIK !!
Bu konunun ikinci başlığını KURTLAR VADİSİNE HOŞ GELDİNİZ, diyerek te yazabilirdim. Devamını yazayım:
Edremit belediye seçimini ATAMA ile devir alan S.HASAN ARSLAN döneminin ilk üç ay içinde, seçim parkurunda kendisiyle yarışan ve kaybeden NEVİN SAYMAN’a “aramıza katıl bizimle çalış” falan demişti. Sayman bu konuda benim de fikrimi alma nezaketini göstermişti. Bir iki tanık eşliğinde verdiğim öğüt bağlamındaki yanıtım şöyle olmuştu;
“KURTLAR VADİSİNE HOŞ GELDİNİZ” Övünmek gibi olmasın ama, başlıktaki saç rengini boşuna konu etmemişim. Ama tersini savunan bazı yazar çizer takımı, Arslan’ın özel kalem müdürü gibi çaba gösterdiler ve belediyede söz sahibi oldular... Övünmek gibi olmasın ama 6’ lı nasıl işaretlenir bilmem lakin, 6’lıyı 4,5 yıl önceden tutturmakla, övünme hakkım saklıdır, değil mi? Sayman bu öğüdümü tuttu ve sıyırdı…
İmdi bir 6 lı daha yazayım dedim. Ya tutarsa, kopta gel misali bir kupon yani… Sayman bu seçimde de istediğini alamadı ama, bu yeni yönetim için kontenjandan meclis üyesi oldu. Hayırlı olsun. Meclis üyeliğinin bir ağırlığı olması gerekir. ERTAŞ’ın kazanacağı gün gibi aşikar olacağı belliyken. Meclis üyesi olarak, başkan adayı ile dip dibe sokaklarda orada burada katılımda bulunmayı ben onamıyorum. Meclis üyeliğinin bir ağırlığı olması gerekir diye düşünüyorum. Fazla yüz eskitme geri teper. Kenarda durup önündeki maçlara bilimsel olarak hazırlanmasında fayda görüyorum. Dost acı söyler… Bol makale, bol kitap okumak, halk psikolojisi konusunda birikim yapmakta fayda var. Esasen yeni yönetime meclis üyesi olarak kendi alaylı ve mektepli olarak destek vereceği biliniyorken…
***************
ALLAH GÖZÜNÜ DOYURSUN
Bu cümle, istemeye doymayanlar için kullanılan sözdür ya. YRP‘si yetkilisi yaptığı açıklamada “AKP’den, 2 BÜYÜKŞEHİR, 2 İL ve 35 ilçe istedik” diyor. Yahu bari tamamını isteseydiniz ya. İŞİ BU KADAR NE UZATTINIZ BE KARDEŞİM… AKP, KAPISINA VURSUN KİLİDİ SİZ OTURSAYDINIZ İKTİDAR KOLTUĞUNA… Hani Bahçeli’nin daima yöresel olarak kullandığı ALAYINI diyor ya. Alayını isteseydiniz.
*************
SU UYUR, FETÖ UYUMAZ
İçişleri Bakanı YERLİKAYA, başlıktaki sözünü devamında FETÖ ile mücadelemiz sürüyor demek istemiş… Mesela ülkemizde adi suç bağlamında, bir sabıkalı, cezasını çektikten sonra uslanıyor mu? Alışmış kudurmuştan beterdir diye söz vardır… Mesela FETÖ başı ile sarmaş dolaş olarak fotoları çarşaf çarşaf ortada dururken, FETÖ’nün hala uyanık olduğu ve mücadele devam edildiğini söylemek biraz iyimserlik olur… FETÖ dışında, tarikat ve cemaatlerin devlet yönetimindeki önemli noktalara yerleştikleri bilinen bir konu. Bunlara neden bir düstur çekilmiyor? Resmi kurumlarda hatta Adliye koridorlarında ŞERİAT İSTERÜK diye bağıranlara neden bir parmak sallanmıyor. Ders almadıysanız onu bilemem ama tehlike geliyorum demez aniden gelir.
**************
BU COĞRAFYA KOLAY VATAN OLMADI
Bu cümle sayın Erdoğan’ın… Van’da seçim mitinginde söylediği söz. Evet tarih kitaplarını didik didik edip lime lime okusak her kelimesinden kan fışkırır. Binlerce şehit verdik. Cumhuriyet kuruldu. Devlet gibi devlet olduk. Bu gerçeği görmek bugün için biraz geç değil mi?
Maden arama, parayı bastırıp Anadolu’nun ,EN GÜZEL YERLERİNİ hediye eder gibi yabancıları sunmak, Cumhuriyetin ilk günlerinde yapılan fabrikaların alayını satmak, Metre kareye vurun bakalım kaç bin metrekare toprak bu gün yabancıların adına tapu edilmiştir… Bu coğrafya elbet kolay kurulmadı. Kurulmadı ama ülkemizde kaç AMERİAK NÜSSÜ VAR. Bizi korumak için mi? Madem bizi o kadar düşünüyorlar parasını peşin aldıkları , F-35 lerimizi neden vermiyorlar? Madem bizi korumak için neden ülkemizi tehdit eden terör örgütlerini para ve silah vermektedir? Evet bu vatan kolay vatan olmadı… Bu coğrafya elbette kolay vatan olmadı ama, bu coğrafyayı vatan yapan, ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINI CAMİ HUTBELERİNDE OKUTMAYAN, ATATÜRK’ün adını ağzına almayan DİYANET bu söylemi kabul etmiyor mu? Etmiyorsa o makamda ne işi vardır?
**************
ESKİŞEHİR
81 İL ARASINDA BİR EŞİ OLMAYAN, Anadolu’nun ortasında taş toprak görüntüsü ile şehir olarak gibi görülmeyen, Eskişehir BUGÜN Avrupa’da bile imrenilen şehir haline geldi. Çölün ortasında, Yelken tekneleriyle dolaşan gençler. İki yakası yemyeşil bir porsuk çayında gondollar dolaşmakta, cadde ve sokakları pırıl pırıl raylı sistem, müzeler, kütüphaneler, Üniversite öğrencilerine yurtlar.
Neyse çok anlatılacak güzellikleri var ama İKTİDAR bir kez olsun bu Büyükşehir Belediye Başkanını çağırıp sohbet babında bile görüşme yapılmadı… Eskişehir, coğrafyamızda şehir gibi şehir olan tek şehir değil mi ya?
*************
İŞİMİZ ALLAH’A KALDI
Ankara Büyükşehir başkanlığına aday olan AKP’li ALTINOK mal beyanı konusunda “mal mülk Allah’ındır” dedi üç gün sonra mal beyanını açıkladı. Tövbe tövbe yahu hani mal mülk Allah’ındı?
Burada sormak gerekmiyor mu “sana ait bir mülke nasıl sahip çıkıyorsun” diye.
Camide siyaset yaparlar. Camii duvarlarına parti afişleri asarlar, Cami kapısında bahşiş ister gibi oy isterler… Ülkemde ne şirin bir siyaset zihniyeti var değil mi? Sevsinler…
************
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
“ 1.5 PUAN ÖNDEYİM”
By; KURUM
Bizden not; Anket buçuklu çıktığına göre, sakatlar da
gibime geliyor…
…………………………..
ÇÜŞ
85 MİLYONU BAĞRIMA BASIYORUZ. Bu cümleyi okuyunca
Ülkemizde AKP’den başka parti olmadığını öğrendim.
……………………………..
BÜYÜTEÇ
Edremit te KARADENİZLİLER meclis üye seçiminde söz sahibi
olmasını becerdiler ama bugüne kadar güçlerini neden EDREMİT’e bir taş koymadılar?
……………………………
KULAGĞINIZDA KÜPE OLSUN
Hamsiyi koydum tavaya başladı oynamaya
Türkü sözü
***************
MART AYLI DERT AYI
Halt etmiş bu sözü söyleyenler. Çocukluğumu kenara koyarsak 70 yıldır bu sözü duyarım. Gençliğimde de pisi pisilerin halvet ayı olduğunu öğrenmiştim. Bu yıl Mart ayına bir dert daha eklendi. MAHALLE SEÇİMLERİ. Al sana bir dert daha… Mart kazma kürek yaktırır diye de söz vardır. METEOROLOJİK bir bulgu yani. Yarısı kış, yarısı bahar falan derler… Cemreler düşer, kimi havaya, kimi toprağa falan. Bu mart ayının sonunda yani 31 .nci günün hemen ertesi 1 NİSAN gelir. O da bir kandırmaca olarak girmiştir hayatımıza… İŞTE BU YILKI 1 NİSAN’DA çok kandırmacalar olacaktır. Aman ha dikkatli olun sakın kendinizi kandırtmayın…
RAMAZAN AYI NEDİR, NE DEĞİLDİR..?
X Ramazan, evde 20 tabaktan oluşan iftar yemeğine “Peygamberimizin sünneti" diye hurmayla başlamak değildir.
X Ramazan, gündüz aç kalmanın akşam intikamını almak değildir.
Dolayısıyla iftar sonrası soda aramak hiç değildir.
X Ramazan, akşama kadar kabalıkla kalpler kırıp hakka girdikten sonra, iftardan az önce nihavend makamında ilahiler dinlediğiniz için tüm günahlarınızın bakiyeden otomatik silindiği bir ay da değildir.
X Ramazan, Şaban ayında 1.5 milyon TL'ye jip alıp, "Kuzum bu sene zekat veremeyeceğiz, biraz borca girdik" diye durumu kurtarabileceğiniz bir ay değildir.
X Ramazan, Ramazan şerbeti, ramazan pidesi, Hacivat-Karagöz oyunları, Hz.Yusuf dizisi, Oruç Baba türbesi önünden son 2 dakika yayına giren televizyon programı değildir.
X Ramazan, 11 ay boyunca "Aç mısın bir ihtiyacın var mı" diye sormadığın bir adamı "Oruç musun" diye sorguya çekmek değildir.
-----------------------
X Ramazan, mahallede bir ay boyunca oruç tutmayanları değil,
12 ay boyunca aç kalanları, fukarayı, düşkünü, yetimi araştırıp bulmanızı öğreten bir aydır.
X Ramazan, sosyal medyada iftar/cami önü hikayeleri paylaşmak değil; fakir fukara, dul, yetim ile ekmeğini paylaşmaktır.
X Ramazan, İhtiyaçlarını alamadığı çocuğunun gözüne bakan gariban babanın yüzünü güldürmektir. Kapısının önüne zarf koyup kaybolmaktır.
X Ramazan, işte, trafikte, akşam eve geldiğinde hanende gerginlikle negatif enerji savurma ayı değil, tebessüm ile, sabır ve hoşgörü ile insanlık kaliteni ortaya koyma ayıdır.
X Ramazan, Karun gibi zengin olmuşlarla değil; uzun yıllardır kıt kanaat yaşamaktan sefaleti kanıksamış bir gariban bulup iftarda onunla ezanı bekleyip iftar etmektir.
X Ramazan sadakadır, zekattır, Kur'andır, namazdır.
X Ramazan
"Aranızda Muhammed kim" denilecek kadar sade yaşamış bir Nebinin (sav)
"Aişe etleri dağıttın mı?" diye sormadan sofraya oturmadığı mübarek bir aydır.
Allah hepimize bu Ramazan, gerçek Ramazan’ı tattırsın duasıyla…
Ramazanımız Mübarek olsun...