‘’ KAZ DAÐLARI’NI RAHAT BIRAKIN ’’
Tarih : 2017.05.12  09:46:44

‘’ KAZ DAÐLARI’NI RAHAT BIRAKIN ’’

 Nedir bu Ýnsanoðlu’nun aç gözlülüðü, doymak bilmez ihtiraslarý, bencilliði ?

Her þeyi, her deðeri yok etme felsefesi üzerine kurulmuþ bu düþünce biçiminin, kendimizin ve çocuklarýmýzýn geleceði için, hiç zaman kaybedilmeden hemen terk edilmesi gerek. Yoksa kendi sonumuzu kendimiz hazýrlamýþ olacaðýz.

 

Homeros’un Ýliada’sýnda ‘’Vahþi hayvanlarýn anasý, bin pýnarlý dað’’ olarak bahsettiði Ýda daðý, yani Kaz Daðlarý, binlerce yýldýr insanoðlunu, doðayý göðsünden fýþkýran buz gibi sularý ile serinleten, ürünleri ile herkesi, her canlýyý doyuran bu ‘’Ulu’’ Daðlar ile alýp veremediðiniz nedir?

Kimi zehirli kimyasallar ile Altýn aramaya kalkar, kimi Dað’ýn yüreðinde Termik Santral kurmaya..

Kimileri Orman’lýk alanlarý Ýmara açmaya, kimileri Hidro Elektirik Santralleri inþa etmeye..

Yapmayýn, etmeyin efendiler..!  Bizlerin ve doðanýn yaþam kaynaðý ‘’Kaz Daðlarý’na’’ dokunmayýn, bu kutsal Dað’a bu kadar nankörlük etmeyin.

 

Yazýma Mitolojik bir öykü ile devam edeyim, bu ‘’Ulu’’ daðlarý biraz daha iyi  anlayabilmemize belki  yardýmcý olabilir ;

Yunan Mitolojik Tanrýlarýn daðý olan Olympos’da kutlanan bir düðüne Fesatlýk Tanrýçasý Eris (Ares) davet edilmez. Bunun üzerine Eris düðüne davetsiz olarak katýlýr ve masanýn ortasýna bir altýn elma býrakýr. Elmanýn üzerine de “en güzele” yazmýþtýr. Bunu gören kadýnlar ‘elma benim’ diyerek sahiplenmeye kalkmýþlar. Tarafsýz davranmak isteyen Olympos’un baþ tanrýsý Zeus, Yunan mitolojisinin ünlü tanrýçalarý Hera, Afrodit ve Athena, arasýnda kimin en güzel olduðuna dair bir yarýþma yapmaya karar verir.

Tanrýlar tanrýsý Zeus, bu yarýþma için Kaz Daðlarý'nýn yakýþýklý çobaný Troya prensi Paris’i altýn elmayý en güzele vermesi için görevlendirir. Güzellik yarýþmasý Kaz Daðlarý'nda yapýlýr. Paris de Altýn Elma’yý güzelliðiyle ünlü tanrýça Afrodit’e vererek en güzeli seçer. Fakat Hera buna çok sinirlenir ve iþte bu da Troya’nýn sonunun baþlangýcý olur. Çünkü Afrodit de Paris’e vaat ettiði gibi bu seçimin karþýlýðýnda “tüm kadýnlarýn en güzeli” olan Helen’i Paris’e âþýk eder. Sonuçta Aka’lýlar ve Troya’lýlarýn savaþý için iki gruba ayrýlan tanrýlar Ýda Daðýnýn eteklerinde bu savaþý seyreder ve yönlendirmeye çalýþýrlar.

 

Bu mitolojik hikâye suçsuz bir daðýn nasýl savaþýn ortasýnda kalabileceðinin göstergesidir aslýnda ve dünyaya tepeden bakan tanrýlarýn nasýl bir yok oluþu baþlatabileceðinin hikayesidir. Güçlünün zayýf olan ile önemsizce giriþtiði mücadeledir aslýnda. Altýn Elma’nýn peþinden giden bir ulusun cezalandýrýlmasýdýr bu hikâye.

Altýn Elma mitolojik bir hikâyeden çok, hýrsýn ve kibrin simgesidir. Altýn Elma’yý alan kiþi kendini herkesten üstün hisseder ve bu elmaya ulaþmak için her þeyi göze alýrmýþ. Ýþte, Dünyanýn oksijeni en bol noktalarýndan biri olarak kabul edilen Kaz Daðlarý’nda Altýn Elma’nýn aranmasýnýn hikâyesi olmasýnýn yanýnda, Altýn Elma’nýn peþinden koþarak günümüze kadar gelen bu insani hýrsýn da hikayesidir ayný zamanda.

Kaz Daðlarý; milyonlarca aðacý, zengin bitki örtüsü, yeraltý suyu, kaplýcalarý, zeytinlikler barýndýrdýðý ve yaban hayatýnýn korunmasý gereken bir bölge. Büyükþehirlerden kaçýp hafta sonu tatilini temiz hava ve bol oksijen ile deðerlendirmek isteyenlerin yeri. Buz gibi sularý, mis gibi havasýyla tam bir cennettir Kaz daðlarý.

Öyle bir flora düþünün ki sahilden kýzýlçamlarla baþlasýn 800m yükseklikte karaçamlara, daha sonra bu karaçamlar meþe ile karýþsýn. Kaz Daðý’nýn en yüksek kesimlerinde ise dünyada yalnýz Kazdaðý’nda yetiþen ''Kazdaðý Göknarý''na ulaþýlsýn.

Öyle bir fauna düþünün ki karaca, ayý, yaban kedisi, domuz, çakal, tilki, aðaç sansarý, yaban tavþaný, kartal, doðan, þahin, çulluk ve keklik olsun.

Biga yarýmadasýnýn bu en büyük daðý þimdilerde parça parça altýn elma arayýcýlarýyla iþgal ediliyor. Kazdaðý’nýn kalbine demir gövdelerle girip asýrlýk aðaçlara bir kürdan muamelesi yapýyorlar. Endemik bitkiler yok ediliyor, kayalar dinamitleniyor, dev makineler girebilsin diye yollar yapýlýyor, þantiyeler kuruluyor, sondaj alanlarý açýlýyor, topraðýna çaresi olmayan zehir sýzdýrýlýyor, sularý zehirleniyor ve havasý karartýlýyor.

Kaz Daðlarýnda 250-300 ton altýn olduðu tahmin ediliyor. Bu altýnlar topraðýn altýnda zerrecikler olarak bulunuyor ve çýkarmak için ne yapmak mý gerekiyor?

Kazdaðý’nda altýn çýkarýlýrsa; 1 trilyon ton toprak iþlenecek, 400 bin ton siyanür kullanýlacak.

Kazdaðý’nda altýn çýkarýlýrsa; 2 milyon 580 bin dönüm orman, 10 milyon zeytin aðacý etkilenecek.

Kazdaðý’nda altýn çýkarýlýrsa; su kaynaklarý azalacak ve kirlenecek.

Kazdaðý’nda altýn çýkarýlýrsa; orman köylülerinin geçim kaynaðý azalacak ve göçe zorlanacak, 20 bin zeytin üreticisi, 80 bin zeytin iþçisi ile 30 bin aile etkilenecek. Ürünlere alýcý bulamayacaðýz. Bölgeye turist gelmeyecek.

Her yýl zeytinden, zeytinyaðýndan ve diðer tarým ürünlerinden elde edilen 650 milyon dolar ve ayrýca turizm gelirleri kesilecek.

Bir altýn madeninin ömrü 10 yýl… Kazdaðý’nda altýn çýkarýlýrsa; 10 yýl sonra siyanür çukurlarýyla üzerinde ot bitmeyen toprak daðlarý kalacak. 10 yýlda verilen zarar yüzlerce yýl temizlenemeyecek. Siyanür ve aðýr metallere maruz kalacak, zaman içinde ölümcül hastalýklara maruz kalacaðýz.

Bundan asýrlar sonra dönüp arkamýza baktýðýmýzda bir tarihin yok olduðunu göreceðiz. Efsanelerin konuþulmaya konuþulmaya unutulduðuna tanýklýk edeceðiz. Piþman olduðumuzda ise, her þey için artýk çok geç olacak..

2180 kez okundu
Yazarn Dier Yazlar