YARIM ELMA GÖNÜL ALMA
Derler ama hatırımızı soran yok. Pazardan yangın bombası gibi alevler çıkıyor, hıyar paha rekoru kırıyor, 176 bin küsur insan KOD 29 numarası ile işten atılıyor, başka işe giremiyor, ne yerler ne içerler umurlarında değil. Sonra yerli ve Milli. Benim halkım benim canlarım. Hikaye yani. Yahu hiç olmazsa “sevgili halkım, bir ekonomik bunalımdayız, el birliği ile atlatacağız, bütün israfı kestik sizin aşınıza ortak olacağız” de de gönül al be birader. O da yok. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derler ama bir tatlı cümleyi kenara koy bir kelimesini bile duymuyor bu halk…
Bir diktatör, kafasına esmiş bir akşam meyhaneye gitmiş. Kafası az ütülü bir adamın yanına oturmuş.
-Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?
-2 bin dolar
-Kemeri biraz daha sıkarsak?
-4 bin dolar
-Biraz daha sıkarsak
-10 bin dolar
-Bu ne biçim iş köküne kadar kısarsak
-15 bin dolar
Yahu sen şeytan mısın dalga geçiyorsun, ne iş yaparsın?
-Mezarcıyım…
Kıssadan hisse…
*********
BİR ZAMANLAR TÜRKİYE BASINI
Akşam üstleri İstanbul’da tatlı bir hayat yaşarken, gazeteler seyyar gazete satıcıları ile yapılırdı. Bir ara akşam gazeteleri çıkmayı başladı. 2.nci baskı haberleri okumak için halk kapış kapış bu ikinci baskı gazeteleri alırlardı. Alırdık… Gazete satıcısı “ikinci baskı 5 kuruş“ diye bağırırlardı. Böyle bir günde adamın biri 5 kuruş vermiş gazeteyi alıp yürümüş. Biraz sonra geri gelmiş gazete satıcısına
-yahu gazete de 2,5 kuruş yazıyor sen 5 kuruş alıyorsun” diye çıkışmış.
Satıcı çocuk cin gibi gözleriyle adama
-Amma yaptın amca, sen gazetenin her dediğine inanacak kadar saf mısın?
Evet bugün ne yazık ki SAFLIK aldı başını gidiyor, gidiyor ama gazete tirajları hediyelik kuponlarla ayakta duruyor… Annıyonuz mu?
*********
RAMAZAN HAYIRLARA VESİLE OLUR İNŞALLAH
İnşallah birilerinin yüreklerine halk düşer de, benim halkım İFTARINI neyle açıyor diye, bir düşünceye düşer, İNŞALLAH.
Hoca Nasreddin, Ramazanda sokakta yürürken hem havanın sıcaklığından, hem yorgunluktan çok susamış. Çeşmenin birinin yanında durup, bir yudum su içerken, adamın biri
-Aman Hoca efendi ne yapıyorsun çok günah ramazandayız yahu
Hoca istifini bozmadan
-Yıkıl karşımdan, ramazan gider, tekrar geri gelir, ama ben gidersem bir daha geri gelmem.
**********
ADAMINA GÖRE ŞERBET
Ya da her kesin anlayacağı dilden konuşmak… Ama ne yazık ki günümüzde halka böyle bir konuşma yapılmıyor. Nalıncı keseri gibi falan felan… Anlayana davul felan…
Fare peynir kokusunu alıyor ama bunun bir kedi tuzağı olabileceği korkusu ile kafasını delikten çıkarmıyormuş. NETEKİM miyav diye bir ses duyar. Haklıymışım der. Ertesi gün aynı olay yaşanır. Fare HAV HAV diye bir ses duyar ve kafasını delikten çıkarır çıkarmaz kedinin pençesi ile baygın yere serilir. Kedi pençesinin altında yatan fareyi yavrusuna gösterir
-Bak gördün mü iki dil bilmenin faydalarını…
Kıssadan hisse…
*********
HABER ATLATMA…
Gazeteciliğin en keyifli günü, haber atlatma yaşadığı gündür. Ama günümüz Türkiye’sinde bu keyif artık sıradan bir yaşam tarzına döndü. Mesela Hürriyet gazetesi köşe yazarı, Abdülkadir SELVİ bu keyfi her gün yaşamakta. Neden? Çünkü Amiral battı gazetesi olan Hürriyet iktidarın, basın bülteni dağıtan bir gazete haline geldi. Geçtiğimiz gün bunun kanıtı bir kez daha yaşandı… VE ERTESİ GÜN GENEL YAYIN YÖNETMENİ AHMET HAKAN tepkiler üzerine ÖZÜR diledi. Diledi ama eşeği alan Üsküdar’a çoktan geçmiş oldu.
Neyse bir gün şehrin bir yerinde büyük bir kaza olmuş. Kaza mahallini polis çevirmiş. Haber atlatma derdinde olan genç muhabir çemberi yarmak için.
-Çekilin çekilin ben kurbanın yakınıyım diyerek kurbanın yanına ulaşır, bir bakar ki yerde yatan eşekmiş…
********
7 YILDIR YAZDIGIM “ŞİZOFRENİK ÜLKE OLDUK” yazılarımı bir de fıkra ile süsleyeyim dedim. Malum bu hastalık, ne kariyer dinler, ne akil adam ne devlet adamı. Her bir yerimizi son on yıldır sardı. İşlenen cinayetlere hemen kılıf bulduk. CİNNET… Geç bi kalem.
Neyse siyasetçinin biri tımarhanenin önünden geçiyormuş. Delillerden biri de hastanenin bahçe duvarında çenesini dayamış dışarıyı seyrediyor. SİYASETÇİ yaklaşmış
-İçeride kaç kişisiniz?
-İçeridekileri bilmem de, siz dışarıda kaç kişisiniz diye yanıt vermiş
Valla doğru… AKILLILAR İÇERİDE, DELİLER DIŞARIDA…
********
HAL HATIR SORMAK…
Yarım elma dedik ya. Ahan da öyle bi şey… Yukarıda yazdığım gibi HÖKÜMAT’tan BİR Allah’ın kulu çarşı pazara çıkıp, kendisine oy veren vatandaşın halını sormuyor. Daha doğrusu soramıyor. Ne de olsa kıyıda köşede bir utanma dürtüsü var. Olsun yarım elma gönül alma ama onu bile yapacak mecali kalmayan bir yönetim var bugün.
Başbakan sendika toplantısına katılmış. Toplantı sonrası işçinin biriyle birebir kısa bir sohbet yapmış
-Nasıl geçinebiliyor musun?
-Mobilya satıyorum
-İşler nasıl?
-İyi sayılır, ama evdeki mobilyalar bittiğinde ne yapacağım bilemem.
Kıssadan hisse…
*******
ARAÇ KALP VE DAMAR UZMANI
Yani insanoğlunun motoru KALP ise araçların kalbide ELEKTRİK üreten sistem. Binlerce damar insanda varsa araçlarda binlerce kablo var. Hangi kablo, aracın kalbinden nereden geçer, hangi damarın değişmesi gerekir, hangisine stent takılır, Kalp ve damar UZMANI bu işi eyi bilir. İşte Araçların kalp ve damar uzmanı da OTO ELEKTRİKÇİSİ MUSTAFA YAĞCIOĞLU. Fotoğraf baktığınızda sanki kalbi eline almış, damar keşfi yapıyor.
********
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
“ VAKADA AVRUPA BİRİNCİSİ OLDUK”
By: GAZETELER
Bizden not: Eee o zaman artık AB bizimle dalga geçmesin imzalasın şu belgeyi de gari KANKA olarak..
*********
ÇÜŞ
Yazar ne yazar Gönül YAZAR. Yazar kasa Bahçeli’nin de kafasını sıyırmıştı. Söylüyorsanız gerçeği söyleyin. Ecevit ve Bahçeli birlikte Koalisyonda değil miydi? Atılan kasa Yazar kasa ise, beyni vardı kayda geçmiştir.
…………………………………………
BÜYÜTEÇ
Altınkum’da bir adam karısını satırla doğramış
Virüs bize doğru geliyor. Doğrama kesme biçme.
………………………………………………..
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Hakkımı yiyen kapının sapını yesin
Argo jargonu