"SABAHATTÝN ALÝ’
Tarih : 2017.04.28  10:19:21

"SABAHATTÝN ALÝ’’   ÝLE  BÝR RÖPORTAJ

 

1937 senesinde, Sabahattin Ali'nin 30 yaþýndayken '' Uyanýþ / Servetifünun'' dergisine verdiði bir röportaj var. Çok ilgimi çektiði için sizlerle de paylaþmak istedim.

 

Bestekar ve karikatüristten sonra anket sýrasý hikayeciye gelmiþti.

Zamanýmýzýn sevilen ve çok okunan yazýcýlarýndan,*Kuyucaklý Yusuf*un kýymetli müellifi Sabahattin Aliyi, gökte ararken Kadýköy vapurunun salonunda bulunca, bu iyi fýrsattan istifade için üstadýn yanýna sokuldum.

Sevimli ve sempatik çehresiyle, gülerek bana oturduðu kanepede

yer verirken, gözlerinde de bu sokulmamýn esrarýný arar gibiydi.

Kendisine, birkaç kelime ile maksadýmý ve diðer sanatkarlara sorduðum sualleri sýralayýnca ,biraz evvelki mütehessin çehresi bir anda deðiþti. Adeta, rica eden, çekinken bir lisanla:

-Bana, hiç,ama hiç sevmediðim bir teklifte bulunuyorsunuz .Bu þekilde ,anket ve mülakatlardan daima uzak kalmak istemiþimdir ve böylece kalmýþýmdýr, dedi.

Onun bu garib ve çekinken cevabýnýn sebebini bakýþlarýmla anlamak istiyordum. Merakýmý bilmeden hassas muhattabým ilave etti:

Bunun sebebi belki herkes için biraz garibdir. Fakat dedim ya: ben kendimden bu þekilde bahsedilmesini sevmiyorum. Sonra bilhassa duyduðuma ve gördüðüme göre, birçok anketçiler tutuþtuklarý kimselerden aldýklarý sözleri kendi iþlerine, kendi tarzlarýna göre, uydurarak birçok ilaveler yapýyorlarmýþ. Neticede, ciddi bir mevzu bazen bambaþka bir þekil alýyor.

Üstadýn son cümlesinden cesaret alarak:

Peki ama.[söyliyeceklerinize kendiliðimden bir þey ilave etmiyeceðimi vaad ve bana inanmanýzý rica edersem ne dersiniz],diyorum.

O, biraz evvelki neþ'esine avdete hazýrlanýr gibi yüzüme bakýyor, nazarlarým onu tatmin etmiþ olmalý ki:

-Peki sorun diyor.

Sualimi tekrarlýyorum:

-Neden ve nasýl hikayeci oldunuz ?

Neþeli bir eda ile:

-Neden mi hikayeci oldum! Bu biraz da ''neden dünyaya geldin'' veya ''neden aþýk oldun'' gibi bir þey deðil mi!. Ben, çok küçük yaþtan beri okumayý ve yazmayý severdim. Akranlarým; oyuncak bebekler, otomobiller, atlarla oynarlarken, ben de kitap ve mecmualarla baþ baþa kalmayý tercih ederdim. Sekiz yaþýmdaydým...O zamanlar babam Çanakkale'de, Askeri divaný harb azasýydý. Türlü türlü kitab, bol bol kaðýt ve kalemlerle benim okuma ve yazma hevesimi arttýrmaya çalýþan babam, boþ vakitlerinde de benimle çok yakýndan alakadar olurdu. Bu büyük heves ve þevkle, yaþýmýn pek küçük olmasýna raðmen ilk olarak ''Baskýn'' isimli bir eþkýya hikayesini yazdýmdý. Artýk, ufak tefek karalamalara devam ediyordum.

Onüç, ondört yaþlarýndaydým ki, o zamanlar, bütün çocuklar gibi benim de pek çok sevdiðim ''Yeni yol'' isimli bir mecmua, hikaye müsabakasý açmýþtý. Müsabakaya ben de iþtirak ettim. Birkaç ay sonra müsabakanýn neticesini bildiren mecmuada ''birinciliði kazanan hikaye'' serlevhasý altýnda imzamý görünce bir tuhaf oldum!. Bir tuhaf oldum diyorum, fakat asla sevinmedim, gururlanmadým ...Öyle ki, o anýn tesiri bugün bile bende devam eder, bugün hala kendi , yazýlarýmýn karþýsýnda sebebini bilmediðim, tarifsiz bir hicab duyarým. Hatta bu yüzden, huyumu bilen yakýn dostlarým kitablarýmý yanýmda okumaktan çekinirler.

-Hikayelerinizi nasýl yazarsýnýz ve gayeniz nedir ?.

-Yazýlarýmý ekseriya gece saat 11 den sonra yazmayý tercih ederim. Yazý odama çýkýp ,yaz ise pencereleri açar, kýþ ise sobayý yaktýrýr, radyomu da güzel bir müziðe ayar ederim. Bilhassa ,otururken ve yazýlarýmý yazarken müzik benim için çok mühim bir ihtiyaç gibidir. Eserlerimde gütmüþ olduðum gayeye gelince: cemiyetin hakiki vaziyetini, alelade görüþlerden saklý kalan kýsýmlarýný medyana çýkarmaya çalýþýrým. Muharririn cemiyetteki rolü de budur. Görüþleri ve ifadesi halktan baþka olmalý. Fakat bunu söylemekle muharrirle, karinin birbirinden baþka düþünen, yabanet iki sýnýf olduklarýný kasdetmiyorum. Görüþler ayrý olabilir, fakat neticede anlaþýlmak cihetinden beraberdiler. Muharrir hakikatini en mülayim þekilde ortaya koymaya çalýsan bir vasýtadýr.

Vapurumuzun saray burnuna yaklaþtýðýný görünce, suallerimde acele ederek:

-Üstat, diyorum. Hikayelerinizin hayatýnýzla alakasý var mýdýr?

-Evet.. hikayelerimin ekserisi, gördüklerim, duyduklarým ve yaþadýklarýmdýr. Biraz evvel de söylediðim gibi; cemiyetin hakiki vaziyetini muhtelif cephelerden tahlil ve tasvir etmek ve bunu münasib bir lisanla karie yakýnlaþtýrmak gerektir. Ýþte ben de hayatýmý ve gördüklerimi, hikayelerimle ifadeye çalýþýrým.

-Son zamanlarda çýkan telif ve tercüme yazýlar hakkýnda bir þey söylemez misiniz?

-Türk matbuatýnda bilhassa, tercüme hikayeler tekamül ediyor, yani eski tercümelere nazaran kalite çok yükselmiþtir. Günlük gazetelerde de garb edebiyatýnýn kýymetli yazýlarýn tercümeleri yer tutmaktadýr. Telife gelince: bunda da kalite maalesef ,gün geçtikçe düþmektedir. Hele bazý gazetelerde, son zamanlarda bir takým yeni hikayeciler türedi ki; yazýlarýnda ne mevzu ve ne de bir üslub mevcut.. Bu hikayecilerin her gün veya gün aþýrý ''kendilerince'' mevzular bulup yazý yazmalarýna hayret ediyorum doðrusu!.

-Yazýcýlarýmýzdan kimleri beðeniyorsunuz?

-Bugün için bir þey söyleyemeyeceðim! Dünkülerden Nazým Hikmeti ve Reþat Nuri’yi çok takdir ederim. Ýkisi de temiz ve sade üslublarý ile,

tam manasý ile okuyucunun ruhuna nüfuz etmiþler ve eserlerini seve seve okutmakta muvaffak olmuþlardýr. Daha kýsaca söylemek lazým gelirse görüþ ve ifadeleri kuvvetlidir.

Vapurumuz köprüye yanaþýrken:

-Hayatýnýz nasýl geçer? Sualini soruyorum.

-Basit, hem de çok basit azizim, diyor. En büyük zevkim biraz evvel de söylediðim gibi; radyomun baþýna geçip okumak ve yazmaktan ibarettir. Sonra bir de Avrupa istasyonlarýndan dünya havadislerini dinlemeye bayýlýrým. Ara sýra da refikamla beraber müzikli bir pastaneye gider, sakin sakin otururuz. Ýþte ,bütün eðlencem!.

Ýskeleye yanaþan vapurdan çýkýyoruz. Köprünün merdivenlerinde ,kendisine veda etmek üzereyken, son sualimi de sarf ediyorum:

-Üstad, yeni yýl için hazýrlamakta olduðunuz bir þeyler var mý?

-''Ýçimizdeki Þeytan'' adlý bir roman yazýyorum ki, bitmek üzeredir. Bundan baþka bu yaz Adaya çekilip birkaç tercüme yapmayý da düþünüyorum.

Son sualimin, son cevabýný veren sevimli yazýcý, kendine has tatlý bir gülüþle daha var mý? gibi yüzüme bakýyordu. Anlýyordum ki san'atkar, benim þu ufak birkaç sualimden, ahiret sualleri kadar sýkýntý duymuþtu!

Göstermiþ olduðu nezakete ve ricalarýmý kabulüne teþekkürler ederek köprü üstünde birbirimizden ayrýlýyoruz. O, köprünün Beyoðlu tarafýna, ben de matbaanýn yolunu tutuyorum..!

1588 kez okundu
Yazarn Dier Yazlar