DÖNÜŞÜM
Yeni yılda, sokağa çıkma kısıtlamalarının da devam ettiği ikinci günün sabahı markete bir şeyler almak için dışarıya çıktığımda, birden irkildim.
Kısıtlama dolayısı ile yaşadığımız Akçay'ın sokakları bomboştu. Kediler, köpekler, güvercinler ve martılardan başka hiçbir canlı etrafta görünmüyordu.
Akçay'ın böyle derin ıssızlığından çok tedirgin olmuştum.
Aklıma birden Franz Kafka'nın o meşhur hikayesi "Dönüşüm" geliverdi.
(Dönüşüm, değişim veya metamorfoz, Franz Kafka'nın uzun öyküsüdür. Bu eser ilk olarak 1915 yılında yayımlanmıştır ve Kafka'nın en popüler eseri sayılabilir.)
Öykü; Gregor Samsa'nın bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş bulmasıyla başlıyordu ya, işte ona benzer bir duyguya kapılı vermiştim.
Tabii ki böcek olmamıştım ama, bu durum bende, sanki "bir sabah uyanmış, sokağa çıkmış ve Akçay'da yaşayan tüm insanlar benim bilmediğim bir sebepten dolayı şehri terk etmiş ve şehirde bir başıma yapayalnız kalmış" gibi bir his uyandırmıştı.
Hâl benim açımdan böyleyken, hayvanlar, ağaçlar için tam tersiydi. Onlar bu derin sessizlikten son derece rahat, mutlu ve huzurlu görünüyorlardı.
İnsanların salgın hastalık dolayısı ile sokağa çıkması, gezmesi, tozması kısıtlandığı için, şehir onlara kalmıştı.
İnsanların olmadığı bir Dünya daha mı güzel, daha mı huzurluydu acaba?
Doğa'ya, diğer canlılara çok mu zulmediyor, aşağılıyor, sömürüyor ve çok mu zarar veriyorduk?
Deniz bile "Deniz" olmanın farkına varmış, bütün sakinliği ile kış güneşinin altında sere serpe uzanmış, sessizliğin tadını çıkarıyordu.
Öyle ağzından köpükler saçarak tüm öfkesini sahile filân da vurmuyordu.
Ağaçlar ona keza; kış uykusuna iyice dalmış olan gövdeleri ve dalları ile, arada bir denizden gelen tertemiz, iyot yüklü esintiyi huzur içinde içlerine çekiyorlardı.
Görünüşe göre bu ölümcül virüs sadece insanlara musallat olmuştu.
Acaba doğa, bu virüs belâsı ile yalnızca İnsanoğlunu/İnsankızını mı cezalandırmıştı?
Doğa; bizlerin o kadar kudretli olmadığını, şımarıklıklarımızı, nankörlüklerimizi, vefasızlıklarımızı yüzümüze vuruyor, kendimize "esaslı" bir çeki düzen vermemizi mi istiyordu acaba?..
